Ezan
“Ey inananlar! Cuma günü, namaz için çağrı yapıldığında, Allah’ı anmaya koşun! Alış-verişi bırakın! Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır. Namaz kılınınca hemen yeryüzüne dağılın ve Allah’ın lütfundan nasibinizi arayın! Allah’ı çok anın ki, kurtuluşa erebilesiniz.”
Bu çağrı günümüze kadar insan sesiyle yapılan ezan şeklinde tecelli etmiş. Yoksa başka şekilde namaza çağrılmaz diye bir kaide yok. Bununla beraber bu çağrı illa Arapça olacak diye bir kural da yok. Günümüzdeki Arapça ezanın dünyanın her yerinde aynı olması, seyahat eden Müslümanlara bir kolaylık sağlıyor. Fakat gönül isterdi ki, ana dilimizde ezan okunsa ve insanlar ezanın ne demek olduğunun farkına varabilseler. Belki “Tanrı uludur.” sözüyle irkilip “Haydi namaza” çağrısına bu kadar kayıtsız kalmazlardı. Sabah ezanındaki “Namaz uykudan hayırlıdır.” sözünü duyunca belki tatlı uykularına bir ara verip namaza koşarlardı.
Aslında tabii biliyoruz ki çoğu insan ezanın ne manaya geldiğini biliyor ama duymazlıktan geliyorlar. Seni Allah huzuruna çağırıyor, senin umurunda değil? İnsanın patronu sabah 6’da işe çağırınca koşa koşa gider, sevgilisiyle buluşmak için gerekirse okuldan kaçar. Siz bir insan düşünebiliyor musunuz ki cumhurbaşkanı onu huzuruna çağıracak da işim var diyerek ya da başka bir bahaneyle gitmeyecek? Oysa her şeyi yaratan, dünya hayatının devamını sağlayan, bütün ihtiyaçların cevabı olan ve hesap gününde herkesin karşısına çıkacağı Allah; insanı huzuruna çağırıyor da adamın umurunda bile değil... Bunu hangi mantık açıklayabilir? Dilerim bundan böyle ezanı algılamanızda bir farklılık oluşur ve bu çağrıya kayıtsız kalmazsınız. Elimizdeki nimetleri kaybetmeden önce kıymetini bilelim. Müslüman olmayan bir ülkede yaşıyor olabilirdiniz ve o zaman namaz kılmanız gerektiğini hatırlatacak bir çağrıdan mahrum kalırdınız. Namaz vakitlerini de sürekli kendiniz kontrol etmek zorunda olurdunuz. Oysaki şimdi Türkiye gibi ezan sesi eksik olmayan bir ülkede yaşadığımız için Allah’a şükredelim ve bu ezanların hiçbir zaman vatanımızdan eksik olmamasını dileyelim. Yazımızı Mehmet Akif ile bitirelim:
“Bu ezanlar-ki şehâdetleri dinin temeli-
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.”